Başarı

Napoleon Hill ve Başarı

Ağustos 18, 2010

1. ARZU

Napoleon Hill’in Arzu ile başlaması tesadüf değildir. Başarı her zaman arzu ile başlar.

İnsanların çoğu başarılı olmak ister. Başarılı olmayı istemek boşa zaman harcamaktır. Daha da kötüsü, sizi sadece çaresizlik duygusu ile bırakır. Gerçek başarıyı yaratacak sonuçları yaratmak ancak tutkulu, içinizi alev alev yakan ve sizi sarıp sarmalayan bir ARZU ile olur.

İstemek sözlükte ‘sahip olmamak’ ile ilişilendirilir. Bir şeyi istemek onun olmadığını vurgulamaktır ve başarıyı sadece ‘istiyorsanız’ başarısızlık elde edeceksiniz. İstemek sadece dilek tutmaktır.

Diğer yandan ARZU çok yoğun bir güçtür. En iyi motivasyonu Arzu ile yakalarsınız. Arzu yaradılışın prensibidir.

Arzu insan ruhunun enerji olarak dışa vurmasıdır ve çekim yasasını harekete geçirir. Arzu yer çekimi gibidir. Arzu sizi arzuladığınız şeylere, ya da onları yaratacak elementlere doğru çeker.  Düşünceleri gerçeklere dönüştürecek ateşin yakıtı arzudur.

Acı gerçek şudur ki başarıyı istediğini iddia eden insanların çoğu aslında başarıyı ARZULAMIYORDUR. Onların arzuladığı rahatlık ve güvendir. Gerçek başarının yolu sık sık sizden rahatınızı ve güvenliğinizi bırakmanızı gerektirir. Ancak bu şekilde sıradan huzur ve kısıtlanmış maddi güvenceden daha büyük birşeye ulaşabilirsiniz.

Yıllarca milyoner olmak istedim. İstedim, istedim istedim…hiç bir şey olmadı. Ancak bir gün kendimi o kadar çaresiz hissettim ve o kadar kızdım ki başarıyı istemekten çıkıp onu arzulamaya başladım..ve sihir gibi birden milyoner statüsüne fırlatıldım.

Sadece Arzuda olabilen o tutku, o açlık beni sıradan ve güvenli yaşantımdan dışarıya itti ve gerçek başarıya ulaşmamı sağladı. Başarısızlık korkusundan kurtulmamı, geçmiş başarısızlıklar ve engellerin yarattığı çaresizlikten çıkmamı ve o kadar yıldır istediğim o başarıya ulaşmamı sağlayan tek şey duyduğum ARZUYDU.

Başarmayı tutkuyla arzulamalısınız. Eğer bunu yapamıyorsanız başarabilme ihtimaliniz çok düşük. Ya ARZU ile alevlenin ya da evde oturun.

Çok önemli bir nokta var…ARZUNUZ odaklı ve net olmalı. Kesin ifade edebildiğiniz, net bir ideale ve net istikrarlı bir başarı tablosundan kaynaklanmalı bu arzu.

2. İNANÇ

Hill der ki, “arzu ile bütünleşip duygusal bir boyuta ulaşmış ve inançla harmanlanmış tüm düşünceler, anında kendilerini fiziksel olarak yaratmaya başlarlar.”

Burada ima ettiği ama açık açık ifade etmediği bizim daha önce hayal bile edemediğimiz kadar yükselmemiz için bize güç veren veya başarının alt sınırlarına bizi zincirleyen inançlarımızdır.

Başarmak için tutkulu bir arzu yaratmanın ötesinde o başarının sadece size sunulan bir olgudan öte sizin doğuştan hakkınız olduğuna inanmanız ve sadece onu gidip almanız ve kendinize ait yapmanız gerekiyor.

İdeallerinize olan inancınız, bu ideale sahip olabilme fikrine duyduğunuz inanç ona sahip olmanız için elzemdir.

İnsanların çoğu bugüne kadar yaşanmışlıkları kanıt sayarak onlarla inançlarını şekillendiriyor. Neticede tarihin kanıtlamamış olduğu şeylere inanmakta zorluk çekiyorlar. Eğer bugüne kadar çevreniz ve sizin için kanıtlanmış olan tek şey sıradanlıksa başarı potansiyeline inancınız sıradanlığa inancınız kadar güçlü olmayacaktır ve idealinizdeki başarıyı yakalamakta zorlanacaksınız.

Hill diyor ki kendi kendinize tekrar ettiğiniz olumlamalar inancı geliştirebilir. Ancak tüm olumlamalara rağmen bir insanı yetersizlik ve sınırlar içine hapsedebilecek kök inançlara hiç değinmiyor.

Carnegie ve onun gibi kendi başarısını kendi yaratmış insanlarla kurduğu ilişkiler sayesinde, Hill zaman içinde para, zenginlik, fakirlik, başarı ve başarısızlık hakkında kendi kök inançlarının yerine yeni kök inançlar yaratabilme şansına sahip olmuş. Hatta başarı hakkında yaptığı araştırmalarla kendi beynini o kadar yıkamışki kitabını yazdığında bu inançlardan kendi kök inancı olarak bahsetmiş.

Belki sizin de aynı şeyi yapmanız gerekebilir. Kendinizi sınırlayıcı kök inançlardan arındırmak için kendi beyninizi yıkayıp yeni, güçlendirici inançlara yer açabilirsiniz.

Hıristiyanlığın en büyük satıcısı Paul İncil’de der ki “Inanç..henüz görünmemiş şeylerin kanıtıdır”. Şüphe bir tepeye bakıp dağ görmenize sebep olabilir. İnanç ise dağları yerinden oynatır.

Şunu bilin ki insan bilinci iki ayrı enerji titreşimi yayar. Her ikisi de birbirine örüldüğüne yaratıcılığa, veya bilinçli oluşuma yol açar. Bunlardan ilki elle tutulur, spesifik, istikrarlı, idealleştirilmiş düşünce ile harmanlanmış arzudur. İkincisi ise bir idealin gerçekleşeceğine duyulan yoğun inanç ile harmanlanmış kararlı eylemler. İnanın ki olsun.

3. Kendi Kendini Ikna Etmek

Hill kitabın bu bölümünde belirgin, yazılı hedeflerimizin olmasının ve bunların hergün mümkünse yüksek sesle gün boyunca kendi kendimize tekrar edilmesinin önemini ikinci defa vurguluyor. Bunu bir adım öteye taşıyor ve diyor ki günün sessiz bir saatinde, belki tam uykuya dalmadan önce hedeflerimizi ve ideallerimizi olumlama olarak tekrarlamamız gerekiyor.

Hıristiyan inançlara aykırı olduğundan, belki de meditasyon teknikleri hakkında çok bilgisi olmadığından ya da o dönemlerde Doğu mistisizmi olarak algılandığından bu tür tekniklere zaman harcamayı teşvik etmeye çekinmiş olabilir.

Kendi kendinizi ikna etmek veya olumlamalar yapmak için neden mi sessiz bir zamana ihtiyacınız var?

ideallerinizi düşünmek için özel bir zaman ayırdığınızda, onları tekrarladığınız ve olumladığınızda meyve verecek tohumlar ekiyorsunuz. Zihniniz dikkatinizi dağıtacak bir sürü düşünceyle bulanmışken, ya da daha kötüsü olumsuz düşüncelerle sarmalanmışken, tohumlarınızı zararlı otların arasına ekiyorsunuz. Zihniniz durmuş ve odaklanmışken, aslında düşünce tohumlarınızı ekecek taze, verimli otsuz bir zemin hazırlıyorsunuz.

Düşünce tohumlarınızı ekmek için ideal zihinsel bir toprak hazırlamanın yanısıra, meditasyon zihni sakinleştirir ve sezgileri açığa çıkartır. Yaratıcılığın kaynağına sezgileriniz açık olduğunda ulaşırsınız.

İdeallerinizi ve hedeflerinizi tekrarlamak, olumlamak çok etkilidir. Bunu bir de meditasyonda yaparsanız daha da verimli olur. Bunu bir adım daha ileriye götürmek ve iyice etkili yapmak isterseniz meditasyonda kendi içinize dönün, kendinizi tanıyın ve hangi öz değerlerinizi tutacağınıza, hangilerini bırakacağınıza ve hangi yeni değerler oluşturacağınıza karar verin.

Napoleon Hill Düşün ve Zengin Ol kitabını yazdığı dönemde yaşayan insanlardan daha şanslısınız. Günümüz eğitimli insanlarda o dönemki meditasyona karşı tepki kalmadı. Hatta beyin faaliyetleri ve beyin dalgaları arasındaki ilişki ve onun uygulamaları hakkında bilimsel araştırmaların yapıldığı bir devirde yaşıyorsunuz.

Ailemiz, öğretmenlerimiz, ya da içinde bulunduğumuz toplumların inançlarıyla hepimizin bir şekilde beyni yıkandı. Hill’in kendini ikna etmek dediği olumlamalarla istediğimiz başarıya ulaşmak için kendi beynimizi kendi istediğimiz gibi yıkamayı seçiyoruz.

Hill ideallerinizi ve hedeflerinizi ufak kartlara yazıp (kartpostal büyüklüğünde) sürekli yanınızda taşımanızı öneriyor. Bunu destekliyorum. Elle yazmanın bir büyüsü vardır. TAbii bugün ideallerinizi ve hedeflerinizi, olumlamalarınızı mp3 olarak kaydedip yolda giderken dinleyebilirsiniz. Kendi sesinizle 7 gün 24 saat boyunca tekrar eden affirmasyonlarla ideallerinizi ve hedeflerinizi beyninize kazımış olursunuz.

4. Özel Bilgi
Kitabın bu bölümünde Napoleon Hill genel bilgi ile özel bilgi;resmi eğitim ile pratik bilgi arasındaki farkı şiddetle vurguluyor. Bazı kişilerin hayatlarına değinerek Hill bilgi hakkında en önemli şeyi vurguluyor. Kısaca dediği: kendi başına bilginin hiç bir değeri yoktur.

Bu size şaşırtıcı gelebilir, ya da bugüne kadar öğrendiğiniz herşeye aykırı gelebilir, ama bu gerçek. Bilgi sadece uygulamaya konduğunda değerlidir. Bilgi Güçtür lafını duymuşsunuzdur. Yanlış. Sadece uygulamaya geçirilmiş bilgi güç, para ve insanoğlunun ilerlemesini getirebilir. Buradaki sır bilginin kendisinde değil, uygulanmasındadır.

Yıllarca kendimi başarı konusunda çok eğitimli biri olarak gördüm. Kendi başarısızlığımın kanıtlarını görmezden geldim ve onları sadece geçici bir durum olarak algıladım. Ne zaman anladım ki bilginin kendisi değil, uygulaması sonuç yaratıyor, o zaman birkaç ay içinde sıradan biri olmaktan başarılı biri olmaya geçtim.

Bu bölümün ilk paragrafında Hill ayrıca üniversite profesörlerine değiniyor. İnsanoğlunun en çok bilgiyi üniversitelerde topladığını ancak bu bilgi ile donatılmış üniversite profesörlerinin kendi adlarına çok az paraya sahip olurken, çok az bilgiye sahip bir çok insanın onlara büyük zenginlik getiren ve insanoğlunun ilerlemesinde çok önemli rol alan işler yaptıklarından bahsediyor.

Açık açık söylemese de başarı ve zenginlik arayan insanların sahip olabilecekleri en iyi eğitimin nasıl başarılı olunur eğitimi olduğunu söylüyor. Ne acı ki çocuklarımıza başarıyı hedeflemeyi öğretiyoruz ama ona nasıl ulaşabileceklerini öğretmiyoruz. Onlara eğitim almanın başarı ve mutluluk getireceğini öğretiyoruz ama özellikle hangi konuda eğitim alırlarsa buna ulaşacaklarını ve asıl başarı ve mutluluğun da o bilginin kullanılmasından geleceğini söylemeyi unutuyoruz.

Kitabında Hill Henry Ford’un mahkeme hikayesini anlatıyor. Ford, eğitimsiz olmasına rağmen bilgisiz değilmiş..mahkemede demiş ki “ne zaman birşey bilmek istersem, masamda bir düğmeye basıyorum ve birisi bana bu bilgiyi veriyor”

Günümüzde bilgiye ulaşmak bir bilgisayar tuşuna basmak kadar kolay. Başarılı olmamak için hiç bir bahaneniz yok. Ya başarılı olmanın prensiplerini öğrenmediniz ya da bilmenize rağmen garip bir sebeple uygulamaktan çekiniyorsunuzdur…

5. Hayal Gücü

Bu bölümde Hill insanoğlunun gelişiminde hayal gücünün önemine değinmiyor sadece, ayrıca sentetik ve yaratıcı hayal gücü olarak onu ikiye ayırıyor.

Bu farkı algılamak bence önemli. Ben ya da başkaları bu farkı kendi yazılarımıza başka şekillerde anlatamaya çalışmış olabiliriz ama buna hangi isimle hitap ettiğimiz ya da nasıl bir etiket koyduğumuz önemli değil. Hayal gücünü kullandığını iddia eden bir çok insan aslında Hill’in Sentetik Hayal Gücü olarak adlandırdığı şeyi kullanıyordur. Bunun bize çok yararı yoktur ve genelde sadece bizi eğlendirmekle kalır.

Büyük hümanist psikologlardan William James bu konuda şöyle demiş:

“Bir çok insan düşündüğünü zannederken aslında o anda yaptıkları önyargılarının sırasını değiştirmektir”

Sentetik hayal gücü etkileri kullanarak sonuca varmaktır. Yaratıcı hayal gücü ise etkileri oluşturur.

Yazının keşfinden internetin oluşumuna kadar herşey yaratıcı hayal gücü ile ortaya çıkmıştır. Sentetik hayal gücü en iyi durumda bile sadece var olanın üzerinden işleyerek onu geliştirebilir. Yeni oluşumları yaratmak için yaratıcı hayal gücüne ihtiyacımız vardır.

Varlığın yaratılması istikrarla ve sentetik hayal gücünün bilinçli ve pratik uygulaması ile olur ancak insanoğlunun teknolojide ilerlemesi ve varlığının çoğu yaratıcı hayal gücünün kullanımı ile olmuştur.

Özet olarak, hayal gücü sizin atölyenizdir. Orada genelde farkında olmadan yaşamınızda kendini gösterecek sonuçları yaratırsınız. Zihninizde hayal olarak yaşattığınız her ne ise o yaşamınızda kendini yaratacaktır.

Eğer sizin hayal ettiğiniz sizden önce gelenlerin yarattıklarının farklı bir dizilimi ise sonuçlarınız da o güne kadar olmuş şeylerle sınırlı kalacak, ihtimallerle ve olabileceklerle genişleyemeyecektir. Çocuklarımızda ve kendimizde yarattığımız en en üzücü şey hayal gücümüzün söndürülmesidir. “hayal kuruyorsun” sık sık duyduğumuz bir laftır. Bunu olumsuz anlamda söyleriz ve onlara yaşamımızda bugün var olan muhteşem şeylerin hepsinin birisinin “hayal kurması” ile başladığını söylemeyi atlarız.

Vurgulamadığımız, ödüllendirmediğimiz ve hak ettiği önemi vermediğimiz nokta ise hayal kuran insanların, hayal gücü yüksek olanların çoğunun sadece kişisel zenginlik değil, tüm dünyaya zenginlik getirecek ayrıcalıklı ilerlemeler yaratmış olmalarıdır.

Şunu bilin: her ne hayal ederseniz, neleri bekler ve iç dünyanızda imgelerseniz o sizin dış dünyanızda kendini oluşturur.
Kuantum Mekaniği artık bunu bilimsel olarak kantılamıştır. Bilim adamı, dahi David Bohm’un belirttiği gibi dışta olan fiziksel gerçek saf bilinç ve onun olabileceğine inandığı herşey ile yaratılmıştır.

Bende sizlere soruyorum…siz bugün neyi hayal ediyorsunuz? Bazen gitmediğimiz bir yeri hayal etmek inanılmaz zor gelir…o yüzden de sentetik hayal gücü ile kendimizi sınırlarız…bildiğimiz mekanları, daha önce kazanmış olduğumuz miktarları, ve yaşadığımız başarıları kullanarak onları hayalimiz yaparız…sınırlanırız.

İnternette izlediğim bir video vardı. 26 yaşına kadar alkol ve uyuşturucu bağımlısı olup en son silahlı soygundan tutuklanıp hapse atılan ve eyalet hapisanesinde 7 yıl sürünmüş bir adam konuşuyor. Yakışıklı, takım elbisesi üzerinde güzel duran, konuşurken enerjisi ile sizi büyüleyen bu adam bir milyoner…her ikisinin aynı kişiler olduğunu kabul etmek önce zor geliyor..sonra dinlemeye başlıyorsunuz…ve adam diyor ki “Oğlumun beni hapishanede ziyaret ettiği bir gün yaşamak istemediğime karar verdim. Oturdum ve bir kağıda hapisten çıktıktan sonra nasıl bir yaşamım olacağını yazdım. Tutkal ve her türlü yapışkan yasak olduğundan diş macunu ile o yazıyı duvarıma yapıştırdım. Hergün o hapishanenin tüm karanlığında, tüm korkunçluğunun arasında 10 dakika o yazıyı defalarca okudum. Günde 10 dakika başka bir dünyada yaşadım. Bunu hergün 10 dakika yaptım…7 yıl boyunca hergün…ve hapisten çıktığımda o yaşam gerçek yaşamımdan daha gerçek olmuştu benim için…bir sene içinde de o yaşamı yaşıyordum…bugün hala yaşıyorum”

Yaratıcı hayal gücü kullanmak istiyorsanız ve sizde kurduğunuz hayalin gerçek olamsını istiyorsanız…bu alıştırmayı deneyin:

Bugünün gazetesi var elinizde…bakıyorsunuz sağ üst köşesine tarihi görüyorsunuz…tarih: 7 Temmuz 2014…

Şimdi elinize bir kağıt kalem alın…ve lütfen bu çalışmanın keyfine kendinizi tamamen verin. Gerçekten hayal kuralım…Olabilir mi, gerçekten öyle olmaz ki gibi sesleri arkaya atın ve gerçekten yaratıcı hayal gücünüze bırakın kendinizi…aşağıdaki sorulara cevap vererek yazınızı başlatabilirsiniz…daha sonrasını da siz kendiniz getirip bundan 5 yıl sonraki hayatınızı kurgulayın bugün. Sonra bu yazıyı hergün…hergün…ama hergün en az 10 dakika okuyun…ve okurken tekrar tekrar içine girin o kurguladığınız yaşamın ve onu yaşayın…

1. hayalinizde oturuyormusunuz? ayaktamısınız?
2. üzerinizde ne var?
3. neredesiniz? aydınlık mı? hava nasıl?
4. başkaları var mı etrafta? etrafta başka neler var?
5. saat kaç?
6. bir saat önce ne yapıyordunuz?
7. bir saat sonra ne yapıyor olacaksınız?

……buradan kendiniz devam edin…

6. Düzenli Planlama

Bana göre bu Napoleon Hill’in kitabındaki en zayıf halka. Düzenli plan yapmanın gerekliliğinden bahsediyor ama doğrudan konuya hiç girmiyor; onun yerine nasıl iş bulabileceğiniz konusunda birşeyler söylüyor, Amerikalı olmakla ilgili birşeylerden bahsediyor ki o bile artık günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.

Kayda değer tüm büyük başarıların arkasında bir plan olmuştur.

Hill’in diğer bölümlerde yaptığı gibi burada da yapması gereken insanın amacına ve ideallerine uyumlu, sağlam, yazılı hedefleri olması gerektiğini vurgulamaktı.

Hedefler “zengin olmak istiyorum” gibi havada kalan hayaller değildir. Hedefler sizin kişisel vizyonunuzu ve amacınızı gereçekleştirmek için belirlenmiş sağlam adımlardır. Onlar belirgin bir plandır.

Yazılı hedefleri olan kişilerin başarılı olduğu ve yazılı hedefleri olmayanların da başarısız olduğu kanıtını defalarca gözlemlemiş kişilerin yine de net, belirgin yazılı hedefler oluşturmaya karşı (tembellikten ya da yararına inanmadıkları için) direnç gösterdiklerini gördüğümde hep şaşırıyorum.
Yazılı hedefler oluşturmanın etkinliği üzerine bir çok çalışma yapılmış. Hepsi aynı sonuçları gösteriyor.

  • Yazılı hedefleri olup her gün o hedefleri okuyan kişilerin %95’i hedeflerine ulaşmış
  • Yazılı hedefleri olmayan kişilerin %95’i çok fazla bir başarı elde edememiş.

Bu paragrafı şu anda okuyorsanız ve bu akşam yatmadan önce hedeflerinizi yazmaya başlamamışsanız, başarısızlığı seçtiğinizi kabul edin.
Başarıya ulaşan işletmelerin bir işletme planı vardır. Yaşam işi de bir plan gerektirir.
Bir planınız olduğunda, amacınızı biliyorsunuz, yoldan saptığınızda bunu anlayabiliyorsunuz; gelişiminizi ölçebiliyorsunuz; sizinle aynı vizyonu paylaşmak isteyen kişilere hedefe ulaşmak için ne yapmaları gerektiğini söyleyebiliyorsunuz; sizinle aynı hedefe koşanlara liderlik yapabiliyorsunuz ve en önemlisi kendi zamanınız, enerjiniz ve kaynaklarınızı nasıl kullanacağınızı biliyorsunuz.

Plan, hayali olanı gerçeğe taşıyan şeydir. Son olarak Benjamin Franklin’in bir sözünü sizle paylaşmak istiyorum:

“Planlamada başarısız olmak, başarsızlığı planlamaktır”

7. Karar

Karar vermek başarının en önemli unsurlarından biridir. Napoleon Hill der ki: “milyon dolar kazanç seviyesine ulaşmış bir kaç yüz kişiye bakıldığında her birinin karar vermekte çabuk, verilen kararı değiştirmekte ise yavaş davrandığı görülmüştir. Başarısız olan kişiler istisnasız ya karar veremeyen ya da yavaş karar veren kişiler olup bu verdikleri kararları da sık sık değiştirme eğiliminde olan kişilermiş.”

Diğer bir Napoleon..ama bu Napoleon Bonaparte demiş ki:

“Hiç bir şey karara varabilmek kadar zor ve bir o kadar da değerli değildir.”

Kesin, net karar verebilme becerisi yaşamın kendisi kadar güzel bir hediyedir. Bu beceri insanların kendi yaşamlarını kontrol edebilmelerini, şans ya da ortamın üzerine çıkıp kendi kaderlerini çizmelerini sağlar. Bilinçli seçimler yapmayan kişilerin özgür iradeleri yoktur ve kararlılık becerisini boşa harcarlar.

Başarılı ve mutlu kişiler bilinçli bir şekilde bir amaca yönelik karar veren kişilerdir. Karar sonuçları yaratır. Bir bakıma karar vermeyi başaramamak aslında kendi içinde de bir karardır….hayatınızın durumlar ve olaylar tarafından belirlenmesine izin verme kararıdır.

Kararlara aslında tasarlanmış seçimler de diyebiliriz. Kararsızlıklar ise geriye ne kaldıysa ona karar vermektir…ama yine de bir seçimdir. Bu aslında mutsuzluğu, sıradanlığı seçme kararıdır.

“Tek alışkanlığı kararsızlık olan bir insandan daha sefil olan bir insan yoktur”

— William James

Karar verebilen kişiler kendi kaderlerinin efendisi olurlar. Karar veremeyenler ise kaderin kölesi olurlar. Birşey olmaya, eyleme geçmeye ve sahip olmaya karar verenler kendi yaşamlarını tasarlıyordur ve onlara yaratıcılığın evrensel kanunları eşlik eder. Tek bir kararın ortaya çıkardığı inanılmaz bir güç vardır.

“Karar verdiğinizde evren onu gerçekleştirmeniz için komplo kurmaya başlar”

— Ralph Waldo Emerson

Ne yazık ki bir çok kişi Napoleon Hill’in yukarıdaki ikinci paragraftaki ilk cümlesinin önemini atlar ve kararlara televizyon kumandası gibi yaklaşıp sürekli kanal değiştirirler.

Kararlar aşağıdaki gibi sağlam ve net olmalı

“Ben bugün……tarihinde………yapmayı ve bunu başarana kadar vazgeçmemeye söz veriyorum”

Ve tabii bunun arkasından da azim gelir…

8. Azim

Benim kullandığım çok basit bir formül vardır. P3=P. Açılımı şudur: Purpose (Amaç) + Passion (Tutku) + Persistence (Azim) = Prosperity (Zenginlik) <ATA=Z>

Hill der ki, “Arzuyu maddi değerine dönüştürmek için azim şarttır”. Yazının devamında da Arzu (tutku) irade (azim) gücü ile bileştiğinde inanılmaz bir çift oluştururlar ve  her zaman zenginliği yanlarında getirirler diye ekler.

Tüm başarılı insanların ortak yönlerinden biri uzuz süre odaklanabilme becerisi ile bütünleşen bir azimdir. Günümüzde insanların bir sinek kadar dikkat toplama becerileri var. Televizyon izlerken kanaldan kanala atlıyorlar, hergün fikirleri değişiyor, bir derginin en kısa makalesi kadar okumaya vakit ayırıyorlar, bir trendden diğerine akıyorlar, bir iş fırsatından diğerine atılıyorlar ve hiçbir zaman ektiklerinin meyvesini görecek kadar uzun süre bir yerde kalmıyorlar.

Thomas Edison demiş ki hedeflerine doğru giden yolun %90’ını tamamlamışken insanların %90’ı yolculuktan vazgeçer. Günümüzde bu sayılar %99’a çıktı…ve çoğu kişi yolun sadece %20’sini tamamlıyor. Azmedenler kazanıyor…etmeyenler kaybediyor. 60 yıl önce Hill Düşün ve Zengin Ol kitabını yazdığında bu ne kadar geçerliyse bugün de o kadar geçerlidir.

Sanıyorum insanlar sadece olumsuz düşünme ve kötü şeylerin olacağına inanma konusunda azmetmeyi başarıyorlar artık. Düşündüklerinin ve yaptıklarının istedikleri sonucu onlara getirmediğini bariz bir şekilde görmelerine rağmen işe yaramayan şeyleri yapmaya ve düşünmeye devam ediyorlar.

İdeallerinizi belirleyin, onları nasıl eyleme geçireceğinizi planlayın ve sonuç gelecektir. Arzu ve inanç azmi körükler. Azim engelleri basamaklara dönüştürür ve başarının yolunu size açar. Çoğu kişi karşılaştığı bir engele baktığında onu dağ olarak görür. Çok az sayıda kişi o dağı, üstesinden geldiğinde ileriye gitmeyi kolaylaştıracak bir şey olarak görmez. Her şey bakış açınızda ve tavrınızda biter.

Amaç ve Tutku ve Azim sonunda Zenginlik getirir.

Calvin Coolidge demiş ki:

“Dünyada hiç bir şey azmin yerini alamaz. Yetenek alamaz; başarısız yetenekli insanlarla dolu bu dünya. Zeka yerini alamaz; kullanılmamış zeka çok. Eğitim yerini alamaz; dünya bir işe yaramayan bir sürü eğitimli insanla dolu. Azim ve istikrar…sadece bunlar geçerlidir.

Kısaca şöyle ifade edeyim: eğer azmetmekte başarısız olursanız, başarısız olmakta azmedersiniz.

9. Mastermind’ın Gücü

Sanırım Düşün ve Zengin Ol kitabının en çok sevdiğim bölümü bu bölüm. Sadece Hill’in bu bölümde sizin gibi düşünen insanlarla oluşturmanız gereken bir Mastermind grubunun öneminden bahsediyor olması değil sebebim. Bu bölümde yine konuya özel bilgilerin değerinden bahsediyor ve gücün ancak bu bilginin doğrudan amaca yönelik uygulanmasından geleceğini de açıklıyor.

Sizin gibi düşünen insanlarla bir araya gelip beyin fırtınası yapmanın önemi küçümsenemeyecek kadar çoktur. Çalışma grupları, üst düzey ekipler ve yönetim kurulları bir çok zihnin bir araya gelerek birlikte planlamasının tek bir kişinin planlamasıyla başaracağından çok daha fazlasını başarabileceğinin kanıtıdır.

Birden fazla beyin gücü, uyum içinde çalıştığında bir sinerji oluşur. Bu sinerji amaç, vizyon ve kararlılığı birbiriyle örerek sağlam bir gerçeklilik yaratır. Uyum dediğimizde sadece insanların mutlu, mesut birbirlerine iyi davrandıkları bir ortamdan bahsetmiyorum. Yaratılan herşeyin temelinde bir titreşim olmalıdır. Uyumlu titreşimler yaratıcıdır. Uyumsuz titreşimler ise yıkıcıdır. Kendinizi bilinçli bir şekilde uyumlu bir ortama sokarsanız evrendeki yaratıcılık kanunlarıyla çalışmaya başladınız demektir.

Birlikte olduğunuz kişiler sizin Mastermind grubunuzu oluşturan kişilerdir. O beraber olduğunuz kişilerin düşüncelerinin kalitesine dikkat edin. İnsanların çoğu onları zorlamayan kişilerle bir arada olmayı severler. Hayat daha rahat olur o zaman. Siz neyi seçiyorsunuz? Arkadaşlarınızla, iş ortaklarınızla neleri konuşuyorsunuz?

Sıradanın bile altındaki insanlar başkaları hakkında dedikodu yaparlar, Hello gibi magazin dergileri okurlar ve bunu yaparken diğer insanların yaptıklarının ve başardıklarının kendi yaptıkları ve başardıklarından daha değerli olduğunu onaylamış olurlar.

Sıradan insanlar olaylardan ve durumlardan bahsederler, her akşam korkunç, kabus gibi verilen haberleri izlerler ve bunu yaparken de dünya şartlarının kendi başarılarını kontrol ettiğini onaylarlar

Sıradanın üstüne çıkmış insanlar fikirlerden, konseptlerden bahsederler ve iyi kitaplar okurlar. Bunu yaparak kendi başarılarının sadece doğru fikirleri öğrenip uygulamaya bağlı olduğunu onaylarlar.

Süper başarılı insanlar kendi idealleri ve vizyonları hakkında konuşurlar ve bunları kendileri gibi diğer süper başarılı insanlarla paylaşırlar. Bunu yaparak başarılarının kendi düşünme, arzulama, inanma ve amaca yönelik davranma becerilerinden kaynaklandığını onaylarlar.

Size danışmanlık yapacak, koçluk yaparak potansiyelinizi ortaya çıkartacak, olabileceğinizin en iyisi olmanızı sağlayacak bir grup süper başarılı insan size danışmanlık yapmayı teklif etseydi bu teklifi kabul edermiydiniz?

Büyük başarılara ulaşmış, kişisel tatmin ve mutluluğu yakalamış insanların tavsiyesini mi yoksa sıradanlıkta kalmış insanların tavsiyesini mi uygulardınız?

10. Transmutasyon

Gençliğimde kitabın bu bölümünde gerçekten zorlandığımı hatırlıyorum. Cinsellik ve yaratıcılık arasında bir bağ olduğunu anladım ama açıkçası bu bölümde yazılanları yaşlı bir adamın azalan cinselliğinin yansıması olarak algıladım.

Kundalini ve Çakraları öğrendikten sonra ve yaratıcılığın gerçek titreşimini anladıktan sonra Hill’in burada bahsettiği şeyin yaratıcılık hakkında temel metafiziksel anlayış ve onu nasıl kullanabileceğimiz olduğunu anladım. Ve onunda dediği gibi 40 yaşımı geçtikten sonra aslında ne dediğini daha iyi anlamaya başladım.

Cinsel enerjimiz hakkında toplumsal, kültürel o kadar çok yargımız ve inancımız var ki onu tam anlamıyla kavramaktan kaçınıyor ve onun neleri başarabileceğine bakamıyoruz. O kadar karmaşık bir konu ki ne kadar çok kitap yazılsa da bir türlü tam bir açıklama yapılamıyor.

Hill’in kadınları aşağlarmışcasına yazdığı şeyler bugün bir çok kadına itici gelebilir. Ancak Hill’in bu bölümde vermek istediği mesajı sırf ön yargılarımız yüzünden atlamak hata olur.

Önce onun yaşadığı dönemi dikkate almanız gerekir. Sonra kadınların istediklerine ulaşmak için çekiciliklerini ve cinsel enerjilerini kullanma becerilerinin içsel olarak daha fazla olduğunu da kabul etmek gerekir. Bir çok erkeğin de bu konuda daha eğitilmesi gerektiği gerçeğini de kabul etmek gerekir.

Cinsel enerji karizma ile çok ilişkilidir ve karizma insanları, zenginliği ve gücü kendine çeker.

Başarı arzusu ayrıca yüksek cinsel arzuları olan insanlarda daha fazla görülmüştür. Hill’e göre gerçekten kendi gücünü tanıyan ve kullanan kişiler cinsel enerjilerini yaratıcılığa dönüştürmeyi ve onu boş fiziksel eylemlerde harcamamayı öğrenmiş kişilerdir.

11. Bilinçaltı

Bu bölümdeki bilgilerin büyük bir kısmını Hill, Haanel’in Master Key kitabından almıştır. Benim başarı hakkında ve başarının dış dünya da değil de zihinde oluştuğunu anladığım ve ‘aha!’ dediğim an Haanel’in kitabını okuduğumda olmuştur. Benim bir gecede başarıya ulaşmamı ve milyoner olmamı sağlayan Haanel olmuştur.

Bilincin nasıl işlediği ve hatta bilinç altının nasıl işlediği konusunda bir çok insanının çok az bilgisi vardır. Bilmeniz gereken temel bilgiler şunlardır:

  • Davranış, inanç ve düşüncelerinizi ve doğal olarak elde ettiğiniz sonuçları en çok kontrol eden bilinciniz DEĞİL, bilinç altınızdır.
  • Ancak bilincimiz bilinçaltını programlayabilir ve kontrol edebilir.
  • Bilinçaltımız görü, sezgi, hayalgücü ve yaratıcılığın kaynağıdır.
  • Bilinçaltımız ayrıca insanoğlunun sahip olduğu toplu bilinçaltıyla doğrudan bağlandığı yerdir. Toplu bilinçaltımız inançlarımızı, düşünce ve eylemlerimizi bilincimizden daha çok etkiler ve şekillendirir.
  • Bilinçaltımız ayrıca tüm gücün ve yaratıcılığın kaynağı olan evrensel bilince ulaşmamızı sağlayan doğrudan bağlantıdır.
  • Bilinçaltımıza bilincin hiperaktivitesini durdurabildiğimizde ancak ulaşabiliyoruz. Bunu yapmanın en güzel yolu meditasyon teknikleri kullanmaktır

12 – Beyin ( The Brain )

Beyin için kitapta okuduğum önceden bildiğim ama deneylerle ispatlandığını yeni öğrendiğim bir bilgiyi yazacağım sadece; “insan beyni bir radyo alıcısı ve radyo vericisi gibi çalışır. Verici ve alıcının uzaklıktan bağımsız olarak,beyin dalgaları yardımıyla beyinlerindeki düşünceleri başkasına verebilir yada onlardaki düşünceleri alabilir. Bu bilgi bile olağanüstü ve muhteşem…

  • Beyin hala tam anlamıyla çözülememiş evrenin en büyük sırrıdır. Çözüldüğü kadarını anlayıp, kullanabilmek çoğu insan için mucize, inanan,anlayan, hayal eden, bilinçaltından yardım alan ve planlarını uygulayan Sizler için çok yakın bir mesafede.

13. Altıncı His

Kitabın bu bölümü o kadar derin ki üzerinde yorum yapmaya bile tereddüt ediyorum. Bilgelik adına başka ruhlara insanlar kanal olmaya başlamadan çok önce Napoleon Hill zihninde çoktan ölmüş, ‘bilge’ dediği insanlarla görüşmeler yapıyordu.

  • Bir noktada zihninde yaptığı görüşmelerin gerçek hayatta yaşadıklarından daha gerçek olmaya başladığını düşünerek Hill bu içsel konuşmalara son verdi. Zihninde onunla konuşan Mastermind ekibi ona gelip kaderi olarak gördükleri bu toplantıları devam etmesi için ona baskı yapmışlar. O da devam etmiş. Ve bu da inanılmaz bir sonuç vermiş. Geçtiğimiz 20. yüzyılda başarıya ulaşmış, zenginliği yakalamış bir çok insan Napoleon Hill’in Düşün ve Zengin Ol kitabından doğrudan ilham almıştır. Hem kendileri için hem de toplum için zenginlik yaratmışlardır.
  • Hill’in altıncı his dediği şey sonsuzluk, evrensel bilinç ve herşeyin kaynağı ile bağlantı olarak adlandırdığı şeydir. Kanal sizsiniz ve sizinle sonsuzluk sınırlı olanda yaratılır. Siz sınırsızca zenginsiniz. Yapmanız gereken tek şey hakkınız olan bu zenginliğe sahip çıkmaktır.

    Net, amaca yönelik ve yaratıcı düşününün. İdealleştirdiğiniz o düşüncelerinizi onların gerçekleşmesi için tutkulu bir arzu ile birleştirin. Olacağına inancınız olsun. Var olduğunuz için ve yaptıklarınızla o ideallerin gerçekleşeceği niyetini inancınızla bütünleştirin. Ve öyle olsun.

Kitap benim için unutamayacağım düşünceleri, duyguları  uyandıran bir anahtardı. Zaten kitabın asıl amacı da bu; Size akıl vermek yada birşeyler öğretmek değil, Sizde varolanı ama unutulanları hatırlatarak ortaya çıkartmaktır. Kişisel Gelişim konularına bir çok insan önyargıyla yaklaşıyor ve bunların din karşıtı, insanlık karşıtı olduğunu söylüyor. Bu kitabı okuyan biri olarak konulardan şu ana fikirleri çıkarttım:

Dürüst olun

Hep doğruyu söyleyin

Dua edin

Sadece bir insan ile birlikte olun ( aşk, sevgi, cinsellik )

Sevdiğiniz insanı -aslında hiçbir insanı- asla aldatmayın

Hiçbir işinizde yalan söylemeyin, hileler yapmayın

Yalanla, dolanla ZENGİN olamazsınız

En önemliside;

önce MANEVİ ZENGİNLİĞE ulaşın ve inan ki, sonra PARA zaten Size kendiliğinden gelecek ve Siz farkına varmadan BAŞARMIŞ ve SONUCA ULAŞMIŞ olacaksınız!

You Might Also Like